22 Kasım 2007 Perşembe

Adam gibi giRdin madem kalbime adam giBi de çık..!!!

Eğme başını yere,utanıyormusun sevmekten ? Utanma! Sevdiysen mertçe söylede gitt!
Ama eğme başını yere,ben senin dikbaşlılığını sevmiştim en çok kabaran gururunu,şimdi eğme başını öyle utanma sevmekten! ne çıkar sevdiysen yeniden, biz bitmişiz artık !biz iki çocuktuk büyümeye dur! Diyen ,ama ne büyüdük nede çocuk kaldık,farzet ki bir evcilik oyunun da olmayan ana babaydık kucağımızdaki naylondan çocuğa…
Ve dağıldı şiddetli geçimsizlikten bir yuva daha,çocuk ise kaldı işte analı babalı kimsesiz ortada…
Dönüşümü yok gelip giden zamanın, zamanlar giderken birer parçada götürmüşler içimizden,dışımızdan o yüzden eksikliğimiz tamamlanmayan yarımlığımız…
Sevmeyi becerebildiysen yeniden durma hiç! Git! Ama giderken adam gibi sevdim de! Eğmeden başını yere…


Dur! dersem kopsun ağzım dilim,bir damla yaş düşerse kör olsun gözlerim,ben seni sevdim!sen de beni sevdiysen çok eskiden, hiç düşünmeden gidişini ertelemeden git! Yalan söyleme bilirsin sevmem! Yılanıda yalanı da! Bahane arama sevgine eğer sevdinse! Benim seni sevdiğim gibi , utanmadan,çekinmeden git!
Ama dönüşü olmasın bu gidişinin,yanılmışlığın telafisi pişman bakışın olmasın gözlerime
Gizlice olursa gidişin, işte budur asıl ihanetin ,ne ihanetinin,nede pişmanlığının hiç! affı yok! sevdiğim…


Onun için söyle! eğme başını sessizce yere, mertçe! bende sevdim! sevdim işte! nedensiz de….
İşte o vakit alnından öperim seni Eğme! Dik tut başını adam gibi sevmek ayıp değil ki!
Üzülme sen ben acımı da !çekerim sevdamı da! Adam gibi girdin madem kalbime adam gibi de çık git gideceksen….
Yeter ki adı ihanet olmasın gidişinin…

Senin Kıyıların Beni Kabullenmedi

Büyüktü sevdam benim,
Kendimden ve sevgimden çok emindim...
Sana ve yüreğine eş bir sevgi vermek için elimden geleni yaptım,
Ama görüyorumki benim sevdam sana uzak düşmüş...
İlk sana şiir yazdım,
Aşkı ilk sende tattım,
Kalbimin kapılarını ilk sana açtım...
Ben bir gemiydim,
Sense bir liman...
Kıyılarına karşı ne kadar halat attıysamda,
Uzağına düştü be sevgili....
Ben sana yanaşamadan,
Dalgalar aldı götürdü beni...
Sonunda giden sendin! desemde
Gitmek zorunda olan bendim...
Senin kıyıların beni kabullenmedi sevgili,,,
SENİN KIYILARIN BENİ KABULLENMEDİ!

21 Kasım 2007 Çarşamba

Yaşamadan önce ölmek

Yaşamadan önce ölmek
Yaşamayı nasıl açıklardınız? Nefes almak mı? yoksa bir bardak su içmek mi yoksa bu yazıyı okurken harcadığınız zaman mı? Bu kadar basit olacağını sanmıyorum. Bir çok şey gibi bunlarda yapılan günlük şeyler. Ne yaşamak bu kadar basit nede onu anlatmak.
Benim burada yazdıklarımın hiçbiri gerçekte ne hissettiğimi yansıtmamasına rağmen yinede yazıyorum. Belki biri bunları ben yazmadan önce anlayıp sonra okur diye.
Yaşamayı açıklamak gerekirse ölmeden önce geçirilen zaman olamaz. Ama belki ölmeden önce geçirdiğimiz zamanda yaptıklarımız olabilir. Sadece konuşmak, yürümek veya düşünmekten öteye gidemeyen biri ancak yaşıyorum der. Gerçekten yaşadığını bilen biri ise yaşadım diyebilirim. Yaşam 70 yıl ile bitmeyecek kadar değerlidir. ve maalesef biz bunu 10 yılda bitirebilecek bir potansiyede sahibiz.
Yaşamak ölmeden önce arkanıza baktığınızda sizi takip eden ve sizin açtığınız kapılardan geçen birilerini görmeniz ve sizin için açılan son kapıdan gülümseyerek geçmektir. Arkanızdan gelenler ise sizin bıraktığınız yoldan arkalarındakilere yol göstermek içn yeni kapılar açacağını biliyorsunuz. Belki bu halkayı sizin başlattığınızı başkaları unutacak ama siz unutmayacaksınız. İşte yaşama hissi böyle birşey...
Siz sonsuzluğa uzanan merdivende ilk adımı atın. Sizi takip eden nice kişiler olacak. Tabi ilk adımı atmak için bir çok şeyden vazgeçmeyi göze alabiliyorsanız.

Yaşadık, Daha doğrusu yaşayamadık

Yaşadık, Daha doğrusu yaşayamadık
Bir gün öncesini hatırlayın. Yaşadım diyebileceğiniz ne yaptınız. Hayatınızda neleri değiştirdiniz yada en azından değiştirmek için çaba gösterdiniz. Onuda bırakalım, değiştirmek için ne düşündünüzde yapmadınız. Cevabı çok basit aslında. Hiçbirşey yada sadece derin bir sessizlik. Her geçen gün sona bir fün daha yaklaşıyoruz ve biz hala yaşamayı sonraki güne bırakıyoruz. Sabah kalktığımızda güne nasıl bakıyorsunuz. Kahvaltı - Okul - Ders - İnternet - Uyku olarak mı?
Hayatımız bu kadar basit. Günümüzü beş olay ile bitirebilecek kadar basit. Buna basit demek bile fazla. Neden mi fazla? Sizin için o günü anlatan hiç birşey yok. Öğrendiğiniz birşey ne diğer insanlarınkinden farklı, ne yediğiniz yemek diğer insanların yediklerinden farklı nede düşündükleriniz. Herşeyiniz aynı. Öğrendiklerinizden, düşündüklerinize kadar neredeyse herşey aynı.
Her geçen gün bizi son'a doğru biraz daha yaklaştırıyor. Biz farkında olmasakta yaklaşıyor. O gün geldiğinde arkadanızda ne görmek isterdniz. Size açılan o son kapıdan geçerken bir an için arkanıza bakmayı akıl ederseniz geçmişinizde bir çok şeyi bıraktığınızı göreceksiniz. O hep ertelediğiniz günleri farkedeceksiniz. Tek fark onu değiştirmek için sonraki bir günün olmayışı olacak.
Geçmişime baktığımda ertelediğim şeyleri gördüğümde gülümseyerek geleceğe bakıyorum. Belki aynı hatırları yapmam, aynı fırsatları kaçırmam, aynı günleri yaşarım, aynı kişilerle konuşurum, aynı anları yaşarım diye... Gelmeyeceğini bilsemde...

20 Kasım 2007 Salı

Aşk Nedir ?



Aşk, saçlarda baslayip topuklarda biten bir gezintidir. Kesiftir
Aşk, Seviselim demeden sevismek, yanindakinin ne istedigini bilmektir.Anlasmaktir.
Aşk, baglandigini sandiginda, karsindakine hayir deme sansini tanimaktir.Inceliktir.
Aşk, korumaktir. Sorumluluktur.
Aşk, ciddi bir tokalasmayi kikirdamaya dönüstürmektir. Mizahtir.
Aşk, durma yoksa seni öldürürüm lafini duymaktir. Şehvettir.
Aşk, evinizdeki her seyin yerinin degistirilmesini kabullenmektir. Teslimiyettir.
Aşk, sevgilinizin ne oldugunu bütün çiplakligiyla görmektir. Gerçektir.
Aşk, saatin kaç oldugunu bilip aldirmamaktir. Nesedir.
Aşk, sizi kucaklayan kollarin, gittikçe daha çok sarilmasidir.Mutluluktur.
Aşk, gecenin bir vaktinde sen uyu, benim gitmem gerek dediginizde,uyanik kalip seni biraz daha görmeyi tercih ederim cevabini almaktir. Sicakliktir.
Aşk, tanidiginizi zannettiginiz insanin yeni yanlarini kesfetmektir. Tazeliktir.
Aşk, uyandiginizda rüyanizi yaninizda bulmanizdir. Düslerin gerçek olmasidir.
Aşk, kocaman yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.
Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir.yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.
Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir.
Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir.Kaderdir.
Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.
Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.
Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir.Kaderdir.
Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.
Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.
Aşk, pencereden disariya baktiginda kiminle oldugunu hatirlamaktir. Düsüncedir.
Aşk, rüzgarin agaçlarin arasinda dolasirken çikardigi sesi dinleyip sevgilisinin yaninda olmadigina hayiflanmaktir.Yalnizliktir.
Aşk, asla anlatilmayacak hikayelerdir.