3 Mayıs 2008 Cumartesi

Kes çığlıklarını yüreğim, karanlıklar seni duyamaz...

Kes çığlıklarını yüreğim, karanlıklar seni duyamaz...

Kes ki, matemlerle, kederlerle örülmüş bir girdaba düşmüş omuzlar, seni taşıyamayacak
kadar yorgun... Geçmiş vakitlerin ruhunun ağırlığıyla zaten bitap düşmüş bu mahkum, ağaçkurtlarının yiyip bitirdiği gövdesiyle ümitsizlik okyanusunda zillet ve boyuneğiş
mücadelesine devam ediyor çünkü...

Sus işte, sus terennümlerinde aşkın yeri olmasın, acemaşiran nağmelerin derin sükuta bırakmasın yerini... Ey kalbim bana hatırlatma, kahkaha ve neşe sedalarını, kaygılara, korkulara, onulmaz bekleyişlere, kahredici ateşlere dönüştürme...

Yakma içimi ve sis bulutlarının içine defnetme hülyalarımı... İnceden inceye 'gel' diyen davetkar sesinin tınılarıyla bir ince gırnap gibi sarılma boğazıma... Pusu kurarak bed yüzlü çehrelerle çıkma karşıma, fecir yüzlü sevdaların tuzağına düşürme beni...

Parmakuçlarında yanaşma yanıma, nüfuz ederek melankolime, kapama gözkapaklarımı gizli parmaklarınla...
Sus, sus ki, dehşetli rüyaların esiri olmayayım, zan ve vehim peçesiyle sarmalanmış ruhumu bırakmayayım alışmadığı yerlere... O yerler ki, vahaların serin ılgıtıyla, gülşenlerin ıtırlanmış kokusuyla evli de olsa bir garip kalır burada...

Bırak, bırak ki, ruhumun sabahı eceliyle yaşıt olsun..
Sus yüreğim, haykırma, cezbolma güzelliklere... Onlar ki, gecenin medcezirine ibtila olur, ardından gider, sonra döner pervane olurlar ışığa, yokoluşa...

Sen ey kalbim, idrakimin köşe bucağında suskunlaşmış bir düşünce olarak kal... Ebediyette ölümle hayatın zifafa girdiği gecelerin kanatlarına takılınca dalgalanma birdenbire, tutuşma...

Özgürlüğüme göz koyma, koyu renkli sevdaların albenisine bahtsızca at sürme, ayartma hayallerimi ve sızlatma kıyımı bucağımı gözalıcı vaadlerle...

Yakarışlar, senin nidandır yüreğim... Kalk ve sakince yürü kalabalığın ardı sıra...

Heyhat yüreğim, dövünmelerim özlemlerini teskin etmiyor, gözyaşlarım susuzluğunu dindirmiyor, hüzünlerim depremlerini bitirmiyor ve görüyorum ki, sahnesiz trajedim senin oyun hevesini alaşağı etmiyor.
Cemreler düşüyor sana güneş her uyandığında, gülümsediğinde... Umutların arkasına türkü yakıyorsun ve kutsal sevdalar ummanına yelken açmayı hayal ediyor, bekliyorsun. Gurbetleri gömüyor okyanuslara, sılayı düşlüyorsun..

Ve sen ey kalbim çığlıkların tükenmiyor bir türlü, sesleniyor, haykırıyor, bağırıyor, istiyorsun!

Git o halde, azad ettim seni... Müebbet sevdaların gamlı hazanına koş... Nisan ovalarının menekşe kokularına karış... Yokol sevda çimenlerinde..

Ve kalbim, ey kalbim... Değecekse eğer karanfillere git oraya... Kanlı tırnaklarınla kazı aşkını taşlara... Bir daha çıkmamacasına, ölesiye kazı onu...

Ben Seni Sevdim Birtanesi

Ben seni kocaman bir yürekle sevdim.Gözlerim degil,yüreğimdi seni gören.Sen damarlarimdaki kana karisip,geldin oturdun yüreğime.Bir baska yerde olamazdın zaten.Sen benim en degerli yerimde,yüreğimde olmaliydin,orada kalmalıydın.
Cok aşka ev sahipligi yapan bu yürek,ilkkez bu kadar kolay kabullendi seni.Herhangi bir konuk değildin artik.Bu yüzden ne ağlama fasli vardi nede uğurlama.O yüreğin gercek sahibiydin.Simdi sonbahar kısa giriyoruz ya....Ben dört mevsim bahari yasadim seninle,cicek actin yüregimde.Gökkusagı zayif kaldi senin renglerin karsisinda.Taze bir yaprak gibi yesildin.Acelyaydin pembeliğinle.Üzerine ciğ taneleri düsmüs sari güldün.Kirmiziydin bir ates gibi ve maviydin...En cok bu renkle anmayi sevdim seni denize tutkundum,denizi sensiz,seni denizsiz düsünemedim.seni severken dünyayi da sevdim ben,insanlari da...kendime bile dar gelirken,icinde herkese olan bir hayatin sahibiydim artik..
En kizgin,en tahammülsüz oldugum anlarda bile seni düsünmek yetti bana,icimdeki sevinc yüzüme yansidi,güldüm.Beni böylesine güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız,icten gülüsün ne demek oldugunu,nasil güzel bir sey oldugunu anladim seninle.Herseye ragmen sevdim seni....Güclüydüm ve asamayacagim hicbir zorluk yoktu.koca bir kentte,koca bir ülkeye kafa tutabilirdim.Sen elimden tuttugunda,patlamaya hazir volkan gibi hissederdim kendimi.Menzil sendin ve ben o menzile ulasmak icin önüme cıkan herseyi yok edebilirdim.Sana ulasmami engelleyecek herseyi eritirdim,kül ederdim.Sana ulastiğimdaysa sakin bir göle dönüsürdüm.Ve o göle birtek sen girebilirdin..
Sevdim ve hayrandimda...
Her halin cekti beni duruşunu,uyumanı,gülmeni,kızmanı,şaşkınlığını,kurn azlığını,çocukluğunu,olgunluğunu sevdim.Sesini de sevdim suskunluğunuda.Kücük oyunlarını,kaprislerini,sitemlerini sevdim.Seni ve o doyumsuz sevdanı,ucarı sevdani anlatacak kelime bulamadigim çoğu zaman.Sığmadın cümlelere ve hicbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadi.Seni severken yorulmadim.cünkü sen yasam kaynagiydin.hergün yenilendim seninle coğaldim büyüdüm.eksik kalan neyim varsa tamamladın.ölmeyecektim cünkü sen ölümsüzlüğün ta kendisiydin.SEVDIM ISTE ÖTESI YOK ISTE BITANESI AMA SEN BENI HICBIRZAMAN ANLAMADIN...

Masal Bitti..!

Gece başlamışsa ve uyumak için acele etmiyorsa yüreğin; hala düşünecek hala yapılacak bir sürü işin ve bir sürü planın olduğunu söylüyorsa beynin; buna karşılık günün bütün yorgunluğunu belki de hiçbir şey yapmamana rağmen sana hissettiriyorsa bedenin; konuşmak istiyorsa bir şeylere ulaşmak istiyorsa kalbin ama sadece yalnızlığın o ağır o derin sesiyse hissettiğin…
Üşüyorsan ama soğuktan değil. Susuyorsan ama korkundan değil. Gidiyorsan ama istediğin için değil ve arıyorsan ama bulmak için değil. Her dakika daha ağır geçiyorsa ve geçen her dakika seni daha fazla yoruyorsa... Gelecek seni güldürmüyorsa aksine geçmiş özletiyorsa kendini. En masum anında lanetlenmişse bedenin ve yanıyorsa ateşler içinde belki de kutuplarda yürürken. Ve sadece yalnızlığın sesiyse duyabildiğin…
Vazgeçmek istemediklerinin senden kaçarcasına uzaklaştığını görüyorsan ama koşamıyorsan artık ve her bağırmak istediğinde düğümleniyorsa sözcükler boğazına ve canını acıtıyorsa içinde kalan her bir harf. En çok yardıma ihtiyacın olduğu anda aslında kimsenin sana yardım edemeyeceğini biliyorsan buna rağmen medet umuyorsan sana yabancı gözlerden. Yaptıkların hep yapman gerekenlerden farklı oluyorsa ve bunu
anlayamıyorsan bir türlü...
Her sabah uyandığında uyumak istiyorsan, geceyi istemiyorsan yalnızlığın sesini ve yine bitmeyecek bir geceyi. Buna rağmen günler hep kısalıyorsa sana inat ve geceler alay edermiş gibi üşütüyorsa seni. Buna rağmen yanıyorsan o soğukta ve anlıyorsan kimsenin bunu bilmediğini. Özlüyorsan her geçen saniye bir önceki geceyi. Ve yalnızlıksa tek duyabildiğin...
Eski fotoğrafları gördüğün zaman tesadüfen; içini garip bir mutluluk kaplıyorsa. Ve son resim elinden düşerken anlıyorsan ne kadar özlediğini ve çözemiyorsan bir türlü neden her şeyin değiştiğini.
Susuyorsan... Ve yalnızlığın sesiyse tek duyabildiğin…
Eski şarkılar daha çok dokunur olduysa bedenine ve en çok yardıma ihtiyacın olduğu halde anlamaya başlamışsan yalnızlığını ve gece hala ilerlemiyorsa bu gürültüde. Ve uyuyamıyorsan bir türlü. Her şey bir telefon kadar yakınsa ama korkudan ayrı bir şeyse seni uzaklaştıran ve anlatamıyorsan bir türlü anlayamadıklarını. Binlerce defa anlatılan bir masalı. Ve yüzü aklından hiç çıkmıyor olsa da çıkaramıyorsan adını. O müthiş masal kahramanını...
Hiçbir çıkış yoksa ve yapayalnızsa bedenin. Bembeyaz duvarlar içinde. Bir resim. Siyah beyaz… İçin yanıyorsa ve su içmek bile gereksiz geliyorsa. Sigaranın dumanı içindeki ateşi belli ediyorsa dışarıya. Ama anlamıyorlarsa. Söndürmeye bile çalışmıyorlarsa. Sormuyorlarsa. Yoldan geçen herkesi tanıdığını düşünüyorsan ve belki de yanında yürüyeni bile bilmiyorken selam veriyorsa herkes sana sırf sen onları tanıdığını düşünüyorsun diye. Ve oysa tek bir yüz görüyorsan her zaman ama adını hatırlayamıyorsan bir türlü...
Sokaklarda insanlar azalıyorsa birer birer. Aklındaki düşünceler gibi. Yürüyorsan yine de yapayalnızsan senin onları tanıdıklarını sananların arasında. Ve dumanın hiç sönmüyorsa...
Aynı masalda ne yapacağını bilmeyensen. Isırılmış elma gibi düşüvermişsen yere. Masal devam ediyorsa ve kimse seni düşünmüyorsa
artık...
Yirmi senedir üzerinde uyuduğun yastıkları bir bir atıyorsan yataktan ve bulamıyorsan kafanı rahatlatacak hiçbir şey o karanlıkta. Işıkları açmak dağınıklığı görmek kadar dayanılmazsa…
Uyuyamıyorsan ve katlanamıyorsan yalnızlığa. Kendinle beraber yaşayamıyorsan yalnız kalamıyorsan kendi başınayken. Sayfalar sıra sıra bitiyorsa; kitaplar devriliyorsa raflardan ve sen okurken dakikalar geçmiyorsa hayatından;yaşadığın bir masalsa artık ve başkalarının uyumaları için yazılmışsa
bütün bunlar…

Gökten düşen üç elmadan biriysen başkalarının mutluluğu için. Masal bitmişse ve unutulmuşsan bir köşede;
Bir çığ gibi geliyor demektir "AYRILIK"


Masal bitti… Kaç… Kurtar kendini…

Gitmez Derdim....Gitti!

alnış yollarda yürümekten, yürüyüp de bir menzile erememekten yoruldum.

Hep mi kanacak bu yürek,hep mi kanayacak? DinmiyOr sızım,kapanmıyor yaralarım.

Ne haLimden anLayan var ne de bir yOLdaşım.YalnıZım.......YaLnızLık en kara geCeden daha kara.Aşk adına ne varsa hepsi terk edip gitmiş beni.Öylece umutsuz,çaresiz,Sessiz kaLmışım.BEn aCıyı Sevda Sanmışım.....

Hiç böyLe olacağımı düşünmezdim oysa...Bitmez sanırdım,tükenmez bilirdim, ''GiTMEZ'' derdim...GiTTi!! Giderken geride bir enkaz bırakacağını bile bile gitti.

Ne kaldı şimdi bana acıdan başka? susmaktan ve acıyı yaşamaktan başka ne gelir elimden?

''her aşk biter'' derler ama böyle yıkıCı,böyle yakıCı olması gerekmiyor ki bitişlerin....

Hem benim AŞKIM bitmedi,Bitmeyecek de....Daha hiçbirşey yaşamadan, hayatı paylaşmadan nasıl bitsin? bu yürek onun için atmaya devam ederken nasıl tükenSin?

YüreĞim bir firara daha tanıklık etti işte...
Hep hüzünle hatırlanacak dünLer,Nasıl geçeceği meÇhul bugünler ve gelmeyecek yarınları yaşamanın zamanı şimdi.

''ondan bana ne kaldı'' diye düşünüyorum da aklıma yalanlardan başka hiçbirşey gelmiyOr.

O mu daha çok uStaydı yoksa ben mi çOk saftım anlayamıyorum.Hiçbir soruya yanıt bulamıyorum.

aL işte, yine aĞlıyorum.Kelimeleri durdurmayı öğrendimde birtek gözyaşlarıma söz geçiremiyorum.

Ben hayata ve aşka karşı üzerime düşen herşeyi hakkıyla yerine getirirken böyle aCı Çekmek reva mı??? ya da gerçek hayat başka bir boyutta bu gördüğüm rüya mı? Gitti yerden dönse ''Hata YapmıŞım'' dese,sevdiğini söyLese Geçer mi kalp ağrısı? Diner mi aşk acısı? Korkuyorum aCıya alışmaktan,kOrkuyorum her acıyı seVDa sanmaktan...

Şimdi böylesine zayıfken,böylesine kırılmışken yine yalnış bir yOLa saparım ben.

YüreĞimin sızısını dindirecek diye yaLnış kollara sarılırım.sOnra yine gelsin hüzün,gelsin acı.

Oysa açım ben saf sevdalara,yalanlara bulaşmamış aşklara,iHaneTLerle anılmayan insanlara.

Açım hiç birşey beklemeden sevenlere,kaLp gözüyle görebilenlere.....

Madem aşkım bu kadar korkutuyor herkesi,madem sevdamın büyükLüğünü görüp kaÇıyorlar,

ÖyLeyse ne ismim Ne cismim kalsın geride.SavruLup gideyim tOz bulutlarıyla hiçkimsenin erişemeyeceği tOprakLara.





Yeter ki acısız yaşansın Sevda!!!!!